Hayatta ilkler kadar insanı heyecanlandıran başka bir şey daha olamaz. Ben de bu vesileyle TEGEP Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği üyeliğimin kabulünden sonra TEGEP dergideki ilk yazımı sizlerle paylaşmak istedim.
Yeni kelimesinin duygusal beyne hitap eden en güçlü dört kelimeden biri olduğunu biliyor muydunuz?
Yeni kelimesini gördüğümüzde bilinçaltımızda “gelişmiş”, “heyecan verici” gibi tanımlar canlanır; ilk dürtümüz yeni olan bir şeyi istemektir. Yeni elbiseler, yeni bir araba, yeni teknoloji hep çekicidir.
Üzerinde “Yeni ve Mükemmel Tat” yazan yeni piyasaya sürülmüş bir çikolata ambalajı gördüğümüzde hemen aklımız kayar. Son üç yılda cep telefonu tasarımlarında milimetrik değişiklikler yaşansa da, “Yeni Tasarım” ve “Yeni Teknoloji” gibi sözcükler tam bir pazarlama harikası olarak kullanılmışlardır.
Diğer bir taraftan ise yeni belirsizdir ve korkutucudur. Yeni bir müdür, yeni bir çalışan ya da yeni bir iş yapış şekli hep endişe vericidir. Çünkü geleceğe dönük risk ve belirsizlik içerir. Belirsizlik arttıkça iç sesimizin yoruma katkısı artar. İç sesimiz ise genellikle negatiftir ve ne kazanacağından çok kaybedeceğine odaklıdır.
Peki, yeniliğin tanımında bile bu kadar zıtlık ve kargaşa varken, nasıl yenilikçi olunabilir?
Devamı TEGEP Gündem’de…
http://www.tegep.org/tegep/eep/Specific/TEGEP/Upload/TEGEPGUNDEM/tegepgundemsubat2017.pdf?ct=t(TEGEP_6_E_itim_ve_Geli_im_Zirvesi9_8_2016)